Avrupa Yakası Evde Masaj – Masör Ece

Avrupa Yakası Evde Masaj Hizmetleri – Masör Ece

Avrupa Yakası Evde Masaj gene “Alman malı” gümüş çatal bıçaklarımızı pencereden atmama ramak kalmış, kuvvetlikle elimden almışlardı. Vazolara, baÄŸlaşık bayrakları sokuÅŸturuyor, oyunlarımızda hep gözü pek bir Zuhaf askeri birliÄŸin yürekli kahramanı oluyordum. Elimde renkli tebeÅŸirler, önüme gelen yere “YaÅŸasın Fransa!” yazıyordum. Büyükler, mukaddes davayı böylesine benimseyiÅŸime bayılıyorlardı. Koltuklan kabara kabara, “Simone gibi yurtsever az bulunur!” diyorlardı.

Avrupa Yakası Evde Masaj yüzlerdeki geniÅŸ tebessümleri belleÄŸimin bir köşesine atıyor; kayıtsız ÅŸartsız övgülere iyiden iyiye kapılıyordum. Åžimdi kimdi anımsamıyorum, biri anneme üniformaların “gök mavisi” kumaşından vermiÅŸti. Bu kumaÅŸtan kardeÅŸimle bana, asker kaputlarının eÅŸi paltolar diktirdiler. Annem, gözleri hayranlık yahut hayretle açılmış dostlarına paltolarımızı gösterirken “Bakın kasatura askısı bile noksan deÄŸil!” diye övünüyordu.

Başka aslabir çocukta benimki kadar değişik, benimki kadar vatan sevgisini yansıtan bir giysi yoktu. Kendimi, vatanıma, ulusuma adamış duyuyordum. Çocuklar, her görmüş olduğune öykünen bir maymun haline geliveriyorlar kolayca. Her vakit gosterişe meraklıydım; ama büyüklerin, kendilerini eğlendirmek için benden istediklerim meydana getirmeye da yanaşmazdım.

Avrupa Yakası Evde Masaj

Avrupa Yakası Evde Masaj kucaklarda hoplatılıp koklanıp sevilecek kadar küçük değildim artık. Bu nedenle de, büyüklerin beni beğenmesini, pohpohlamasını daha bir içtenlikle ister olmuştum. Şimdi benden istedikleri pek rahat oynayabileceğim ve bana yaraşacağına inandığım bir roldü. Bu fırsata dört elle sarıldım.

Sırtımda gök mavisi kaputum, elimde bir teneke kutu, büyük bulvarda, annemin bir arkadaşının kurduÄŸu Fransa-Belçika Dostluk DemeÄŸi’nin önünde yardım topluyordum. Kutuyu gelene geçene uzatıp, “Belçika’nın zavallı göçmenlerine bir yardım!” diyordum. Çiçeklerle süslü kutuma paralar yağıyor ve yoldan geçenlerin Avrupa Yakasılık gülümseyiÅŸleri, pek sempatik bir yurtsever olduÄŸuma inancımı biraz daha güçlendiriyordu. Ama, baÅŸtan aÅŸağı karalara bürünmüş hanım, önüme dikilip beni tepeden tırnaÄŸa eleyerek, “Ya Fransa’nın zavallı göçmenleri ne olacak?” dediÄŸi zaman çok bozuldum.

YiÄŸit, yürekli Belçikalılar, bizim kahraman müttefiklerimizdi. Öyle olmasına öyleydi ama, insan gerçekten yurtsever oldu mu, ille de Fransızları ön plana almalıydı. Beni kendi tabancaımla vurmuÅŸlar ÅŸeklinde oldum. AkÅŸam üzeri Fransa-Belçika Dostluk DemeÄŸi’ne döndüğüm vakit, beni nasıl kutlayacaklarını, iyi mi göklere çıkaracaklarını bilemediler. Orayı yöneten hanım “Nihayet kyaÅŸam alabileceÄŸim!” diye sevinçle haykırdı. “ama bu para Belçikalı zavallı göçmenler için!” diye atıldım. DerneÄŸin çıkarlarıyla zavallı Belçikalı göçmenlerin çıkarlarının iyi mi olup da çakıştığını bir türlü anlayamıyordum.